4 Temmuz 2010 Pazar

Being John Malkovich



(Çap çap çap çap çap)

Şafaiğfmaifam..

Alkış yaparken bir yandan da çeneyle yazamadım, çok pardon!

Sofia Coppola'nın eski kocası Spike Jonze'un yönettiği, Charlie Kaufman'ın ise senaryosunu yazdığı bu harika film için bu cümlenin başındaki giriş yakıştı mı şimdi dedikodu kolonu gibi?

Hayır bir adamın bir filmi yönetirken etrafında ne haltlar döndüğünü bilmek lazım değil mi ey canlar? Ben oradan yola çıkarak başladım iki önceki cümleye...

Bu adam tek tabanca mı gidiyordur eve yoksa kendisi de yönetmen olan Sofia da o an karede miydi? Ne yer ne içer ? Bir John Malkovich altbenliği şeklinde yanlışlıkla John'un evine gitmesin veya "Aman Spike, Charlie ile terli terli senaryo oynamayın evladım!"

Ben bunları da düşünürüm.

Tıpkı annemin beni John Malkovich'in bu sene mayısta Türkiye'de oynadığı oyuna göndermeye çalışarak beni düşündüğü gibi.


"İnanmıyoruğumm Tuğçeeeeeyy John Malkovich Turkiye'ye geliyormuş. İnanmıyorumm... Asla bunu kaçıramazsın. Bilet paranı ben veriyorum. Gidiyorsun. Ahh ah ben de gelebilsem keşke..."

"Anne manyak mısın ya? Ne bilet parası ,hem ben neden tek gidiyorum ? Sen de gelsene!"

"(Ağlamaklı bakışlarla)Babanı terketmek istemiyorum..."

"???"

Böyle bir anneden John Malkovich sevmeyen bir bünye çıkamayacağını herhalde takdir edersiniz.
:)

Bu filmi iki kez izledim. Filmin ana hikayesi şöyle:

John Cusack'ın mükemmel bir şekilde canlandırdığı kuklacı Craig Schwartz yeni girdiği yedi buçukuncu kattaki (!) işinde tesadüfen bir tünel bulur. John Malkovich'in zihnine gitmektedir bu tünel...

Bambaşka bir karakter olan karısı Cameron Diaz'ın belki de oyunculuktaki tepe notaları öptüğü rolü olan Lotte Schwartz karakteri ise histeride on numaradır. Tünelden geçerek en çok John Malkovich olmak isteyen kadındır. Nedeni ise Maxine'dir.

Yine Catherine Keener... Yine filmleri çekip çeviriyorsun dear Maxine...
Olmaz ki?
Bu kadar da cool olunmaz ki şekerim? Bak Cameron'u bile kendine aşık ettin, beni nasıl etmeyesin?

Nitekim olaylar gelişir. Maymunların iç dünyasına dahi yolculuklar yapılır :) (Ki Charlie Kaufman'ın sevdiği türden göndermelermiş maymunlar...)

John Malkovich'in kendi zihnine yolculuk yaptığı sahneler enfessitodur, tadından yenmez! Ve kuklacı haline dönüştüğü zamanlardaki John Cusack ruhu da alkışlanasıdır.

Senaryosu sağlam olan bir film, iyi oyuncularla nasıl daha bir lezzetli hale geliyorsa beyin kıvrımları için, işte burada o müthiş kimya vardır.

"Charlie Kaufman'ın senaryolarında çokça işlediği kimlik krizi, fanilik, soyut ve parapsikolojik çerçevede hayatın anlamı ve ana amacı kavramlarından hangileri bu filmde var?" diye soracak olursanız, "Baba sürreal takılmış, sanırsam bu mevzuların hepsine biraz dokundurmuş be doktor!" derim.

Aslında;
Being John Malkovich;
Anlatılmaz yaşanır.

Öyle bir filmdir ki hem herkesle izlenir, hem yalnız izlenince keyif verir.

İzleyiniz!

http://www.imdb.com/title/tt0120601/

Notum ise: 8
Çünkü bunun ötesi de var:


Bir Charlie Kaufman & Michel Gondry işbirliği olan Eternal Sunshine of the Spotless Mind var sırada...

Bir film, bir beyinde kaç renk, kaç stil havai fişek patlatabilir ?


O da yer alacak burada ...
Israrla takip ediniz!


:D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder